29 Eylül 2014 Pazartesi

EYLÜL BİTMEDEN

Daha dün üniversiteden bir arkadaşım izimi buldu, Google+ da görmüş beni... Heeey teknoloji seviyorum seni! Hep de kötü değil ya sanal alem canımmm...!!! Nikahına gitmiştik en son orda görmüştüm..."6,5 yıl oldu" dedi iyi mi?!!! Neyse bu kısmını atlayalım:) Onun da 18 aylık bir kızı var, telefonda çocukların dilinden konuştuk.! İşin en güzel yanı bu...Çocuk olunca birden eski arkadaşlarınla kavuşuveriyorsun: Ortaokul arkadaşımla da beş yılın ardından İrem kız doğunca görüşmüştük!
Ben bu yazıda tam olarak ne yazsam bilemedim. İçimden taşan yazma isteğine engel olamadığım için de açtım blog sayfamı yazmaya koyuldum. Çok hoş geri dönüşler de almıyorum değil hani! Akıcı yazıyormuşum, arkasından ne gelecek diye bekliyorlarmış vs. Benim blogum gördüğünüz üzere İrem kızdan farklı şeyler de içerebiliyor. Ama sonunda yine ona bağlayacağım, merak etmeyin:)
Bilmeyenler için kısa bir hatırlatma: Ben eşimle tango dersinde tanıştım...12 yıl olmuş...Yalnız ben 19-20 yaş civarı bir yerde kalmışım, nasıl oluyorsa! Online blog yazmak diye bir tabir duydunuz mu bilmiyorum ama şu an arka fonumda "Nasıl geçti habersiz..." çalıyor, şaka değil:)

Devrelerimizden (biz böyle deriz aynı dönem mezunlara) birinin tayini Ankara'ya çıkmış...Henüz görüşemedik amaaa gelişi bile beni "genç"leştirdi valla....
Anılaaaarrr anılar!

Bizim üniversite Göztepe Kampüsü'ndeydi...Tango dersleri Yeşilköy'de...Yahu insaf! 12 yıl önce de trafik vardı İstanbul'da ama demek ki gençlikte herşey daha kolaydı.. 20li yaşlarımın en şen şakrak günleri bizi tangoya götüren serviste geçmiştir,kesin! Bir keresinde arkadaşımla servisi kaçırmak üzere olduğumuzu fark etmiştik, Beşiktaş'tan kalkıyordu servis, biz Barbaros Bulvarı'nda trafikteydik..."İnelim" dedik...Bulvar'dan sahil yoluna bir koşuşumuz vardı ki yıllar değil, on yıllar geçse unutamam:)Kkahkahalar atarak koşuyorduk, hem kendimize hem de durduramadığımız heyacanımıza gülüyorduk...Gerçekten güzel günlerdi:)

Bir keresinde de bir yemek düzenlemiştik üniversitede...Kendi aramızda şarkılar söyleyip eğlenirken sıra "Gemilerde Talim Var"a geldi...Gemiler de mi? Yok canımmmm...Bizim için gayet doğaldı sanki "Hangarlarda talim var" demek öylece soyleyivermiştik. Ne gülmüşlerdi!

Bizim İrem kız Üsküdar doğumlu...Üsküdar önemli bir semttir: Mihrimah Sultan Cami oradadır. Mimar Sinan'ın Kanuni'nin kızı Mihrimah'a olan aşkı malumunuz...Şimdi İrem kızı görenler diyorlar ki "Aaaaa aynı babası!" "Valla sana hiç benzemiyor alınma sakın!" Alınır mıyım, mutlu oluyorum:)
Biz eşimle evlilik tarihimiz dahil mihenk taşlarını özenle seçeriz. "Büyük Taarruz" başlıklı yazımı okuyanlar da hatırlayacaklardır.
Hamileyken bir gün içimden geldi "kızımız sana benzer inşallah" dedim...
"Niye canıımmm ikimize de benzesin" dedi eşim.
"Sana benzesin içimden geldi bakalım nası bir şey olacak" dedim.
Şimdi bunun üstine Mimar Sinan'la rolleri biraz değişmiş olduk tabi...Çağlar da değişiyor malummmm taaa Osmanlı'nın Yükselme Dönemi:))))... Kıskananlar için söyleyeyim de ben istedim oldu:)

Sonbahar en çok yazı yazdığım aydır aslında...Ve fakat İrem kızla ilgilenirken bu kadarcık yapabildim :) Eylül bitmeden bir yazı daha yetiştirdim. Sevindim.

Bu aralar "Babanın  adı ne?" diye soruyoruz
"Husseyiin" diyor.
"Annenin adı ne?"
"Nayaaaannnn"
"Senin adın ne?"
"Bebeeekkkk....İyeeeeemmmm" diyor.

İremce "hoççakalın"!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder