15 Eylül 2014 Pazartesi

YAZI TURA

Merhaba!
Bugün doğum hikayemi yazmak istiyorum. 
İşte İrem kızın ilk ağızdan hikayesi...

Bir sabah işyerinde oturuyoruz. Kızlarla sohbet ederken konu hamilelikten çocuktan açıldı. Böyle olunca, "Ben de bir test yaptırmalıyım galiba" deyiverdim.Bir anda ortalık karıştı:Kızlar tutturdular "hadi hadi" diye ne yapacağımı şaşırdım. "Peki" dedim "Yazı tura atalım. Siz kazanırsanız giderim bugün." Attık!!! artık yazı mı geldi tura mı hatırlamıyorum ama onlar kazandı. Beni resmen kovaladılar işyerinden, doğru hastaneye...Sonuçlar öğleden sonra çıkacağı için tekrar geri döndüm. Unutmuşum da hastaneyi aramayı(pek ihtimal vermediğimden herhalde). Kızlar unutmamışlar. Aradık. "Sonuç pozitif" dedi laboratuvar görevlisi bayan.
"Efendim anlayamadım?"
"Bir ultrason çektirmeniz gerekir. Kan sonuçlarınıza göre hamilesiniz"
??????!!!!!!
Hadi beeee! Eeee süpriz oldu buuuu!!!! Napıcaz şimdi:)))))
Ben şaşkındım. Arkadaşım Işılay ise inanılmaz heyecanlıydı. Çocuk gibi tutturdu."Ben söyliiiiyim Hüseyin abiye nooooluuuurrrrr. Hadi ben ariyimmmm"diye..
"Tamam peki" dedim. Zaten ben ne söyleyeceğim ne diyeceğim bilmiyorum ki daha kendim şoktayım:) 
Eşimi aradı ışılay, heyecandan bas bas bağırdı telefonda 
"Hüseyin abiiiiiiii....Müjdemi isterim" diye, Eşim de işten çıkmış servisteymiş o sırada "biraz kızardım ama kimseye de belli etmek istemedim" dedi.
İşte 9 aylık geri sayıma böylece başlamış olduk.
Doğumun normal olması bekleniyordu. Bir sıkıntı sorun yoktu ama son iki hafta bebiş kilo alamadı. Rahim damarlarında yüksek rezonans teşhisi konulmuştu bana daha hamileliğin ilk çeyreğinde. Doktorumuz her zaman "bu durumda çocuk ya biraz erken ya da biraz düşük doğum ağırlıklı doğuyor" demişti. Bunun dışında herşey yolundaydı. Ayrıca doktorumuz "düşük tartılı ama zamanında doğmuş bir çocuk, kilolu ama beklenenden erken doğmuş bir çocuktan şanslıdır. Kilo pek önemli değil" diyordu hep... İrem düşük doğum ağırlığını tercih etti.(Zaten hala yemeğe karşı pek istekli değil hep formda hep formda!!!!)
İrem kız kilo almayınca doktorumuzla ortak kararımız sezeryan oldu. Benim için doğum şekli pek önemli değildi. Hayırlısı, sağlıklısı neyse o olsun diyordum.
Tarih 15 Kasım 2012 İrem 39+0 haftasındaydi. Sabah erkenden hastanenin yolunu tuttuk. Heyecandan bütün gece defalarca uyanmıştım....Offff o nası bir heyecan ki şimdi yazarken bile bacaklarım titredi yahu!
Sezeryan için gerekli evrakları imzaladık. birgün önce anestezi doktorumuzla görüşmüştük. Ben genel anestezi taraftarıydım ama o beni spinal veya epidural olmasının avantajları konusunda bilgilendirdi."Kendini sıkma, sabah buraya geldiğinde içinden hangisi geöerse onu yaparız." dedi, Oldukça rahat bir biçimde eve dönmüştüm. Ama sabah hastaneye giderken rahatlığımdan eser yoktu.
Ameliyathaneye alınana kadar sancı ölçümü, kan alınması, sonda takılması gibi rutin uygulamalar yapıldı.
Ameliyathanede anestezi uzmanı beni yine rahatlattı. Zaten enerjisi yüksek biriydi. Daha onu gördüğümde birşey söylemesine gerek kalmadan kendimi iyi hisstmiştim.
"Kararını verdin mi?"
"Spinal anestezi" dedim.
"Tamam" dedi. Başladık.
Dokrorum aslında spinal-epidural anestezinin bir kombinasyonu olan "kombine epidural" dedikleri anesteziden yanaydı. Bu durumda belden bir katater takılıyor kataterin ucu oldukça uzun onu da omzunuza yapıştırıyorlar. Ola ki doğumdan sonra ağrınız olursa, ihtiyaç duyarsanız ufak dozları bu kataterden enjekte ediyorlar. Hasta ve doktor için komforlu olan yöntem bu. Ama ben yine de belimde bir katater fikrine ısınamadım o yüzden spinal istedim. Belden bir iğne yapılsın ve bitsin diye...
Gel gör ki spinal beni yeterince uyuşturamadı. İğneden sonra beni sırt üstü sedyeye yatırdılar.
"Ayağını kaldır" dedi doktor.
"Kaldırdım" dedim.
"Hissediyor musun" dedi.
"O kadar bilinçli olduğumu söyleyemem ama ameliyathane spotundan kaldırdığımı görüyorum" dedim.
"Kombine bizim için daha sağlıklı olabilir Nalan.Beline bir katater takalım"dedi.
"Başka şansım var mı?"
"Ben ameliyat süresince yanındayım. Kendini iyi hissetmezsen genel anesteziye bile dönebiliriz. Rahat ol." dedi.
Belimden katater takılırken hiçbir şey hisstmedim. Hatta Jinekologum (Nazife Ergen) gelip doğum başladığı anda bile oldukça rahattım. Sohbet ediyorduk. Birden karnımda bir baskı hissettim ve bir ağlama sesi geldi....Allah'ım, o ne güzel bir an! Demek 9 ay bir olgunlaşma dönemiymiş. Böyle bir mutluluğa doymak bilmez insan. Havada mı uçuyorum sedyede mi yatıyorum, harika bir his bu tarif edilemez!!!!
Ben hemen duvardaki saate baktım. 09,45 ti. Günlerden perşembe.

"Ooooo İrem sarışın valla" dedi Nazife Hanım.
Şaka yapıyor sandım. Anestezi doktorumuz da "Burda olmasam inanmazdım" demez mi?
Ah bir baktım bembeyaz bir çocuk...Saçları da iki tel hatta kel:)))))
Yanıma getirdiler öptüm kokladım. Sonra İrem hemşire ablasıyla gitti.
Benim için ameliyat burdan sonra biraz zor oldu. Epidural anestezide her ne kadar çocuğunuzun ilk çığlığını duyma lüksünü yaşıyor olsanız da dikişleirn atılması esnasında bir çarşaf gibi gerildiğiniz duygusuna da kapılıyorsunuz. Ben bu aşamada "Sol tarafımda bir sıkışma var" diye tutturdum. Anestezist bir türlü ağrımın nerede olduğunu anlayamadı. "Kolumu çözün" dedim gösterdim. Köprücük kemiğim sızlıyordu. Şaka yapmıyorum. O kadar gergindim ki "Beni uyutun" diye yalvardığımı hatorlıyorum. Bunu üzerine bana bir sakinleştirici yapmışlar. Gözümü açtığımda ameliyathaneden çıkıyorduk.
Minik prensesim odada beni bekliyordu. Herkesi tek tek incelemiş:) sonra da uyumuş:)
Vayyy be amma da babasına benziyor. Hamileyken "Sana benzesin böyle beyaz, renkli gözlü birşey olsun" demiştim eşime...Ne temiz kalpliymişim. Minik prensesim benim...Hoşgeldin!!!!!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder